top of page

ANKİLOZAN SPONDİLİT
AS nedir?​
Ankilozan spondilit, özellikle genç yaşlarda başlayan omurga ve leğen kemiği eklemlerini tutan nedeni belli olmayan kronik iltihablı bir romatizmal hastalıktır. Hastalık omurgayı ve göğüs eklemlerini tutmasıyla ilerlerleyen dönemlerinde göğüs kafesinin genleşmesinde zorluk, sırtta kamburlaşma, rahatlıkla dik duramama, ileriye/yukarıya bakmada zorluk gibi özürlülüğe neden olan vücut deformasyonuna neden olabilir. Ayrıca, kalp, akciğerler, göz, böbrekler ve sindirim sistemi gibi bir çok organ ve sistemi etkileyerek işlev bozukluklarına neden olabilir. Ankilozan spondilit akut alevli dönemler ve yatışma dönemleriyle karakterize dönemleri içerir şekilde seyredebilir. Akut alevli dönemlerde; hastalarda özellikle belde olmak üzere sırt ve boyunuda içeren omurgada tutukluluk, bazen diz veya ayak bileklerinde şişlik, sabah saatlerinde uzun süreli tutukluluk, vücudun belli bölgelerinde basmakla ağrılı noktalar (topuk, leğen kemiği kenarları, diz çevresi gibi) görülebilir. Hastalık genellikle ağrı kesici anti-romatizmal ilaçlara yanıt verse de, ilerlemenin durdurulması ve ileride oluşacak sakatlığın ve organ tutulumlarının önlenmesi açısından etkili ilaçlarla tedavi şarttır.
Bugün ankilozan spondilitin ilerlemesini ve sakatlık gelişmesini önleyebilen çok etkin tedaviler mevcuttur.​

 

Ankilozan Spondilit; Omurganın İltihaplı Romatizmal Hastalığı

Prof. Dr. Salih ÖZGÖÇMEN

Romatoloji Uzmanı

 

Ankilozan spondilit yada kısaltılmış şekliyle AS, başta omurga ve leğen kemiği eklemlerini tutan ve ileri dönemlerde hastalarda kamburlaşma ve çeşitli omurga eğriliklerine neden olabilen bir iltihaplı romatizmal hastalıktır.  Hastalık uzun yıllardır bilinmektedir ve bazı Mısır mumyalarından elde edilen veriler hastalığın çok uzun bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.

Ankilozan spondilit, spondiloartropatiler diye isimlendirilen bir hastalık grubunun en sık rastlanılan önemli bir elemanıdır ve bu grupbun tüm özellikleri içinde barındırır. Spondiloartropatiler grubu içerisinde AS'den başka sedef hastalığıyla ilişkili artritler (eklem iltihabı), çocukluk çağında başlayan (16 yaşından önce başlamış) artritler, Crohn veya ülseratif kolitli hastalarda görülen bağırsak hastalığıyla ilişkili artritler gibi hastalıklar mevcuttur.

Hastalığın Görülme Sıklığı ve Risk Faktörleri

Sanılanın aksine AS oldukça sık rastlanılan bir romatizmal hastalık olup toplumda her 200 kişide 1 kişinin hastalığa yakalanma olasılığı vardır. Hastalık ailesel yatkınlık gösteren bir hastalık olup, yakın aile bireylerinden birisinde AS olması kişinin AS'ye yakalanma olasılığını artırmaktadır. Hastalık 20-30'lu yaşlarda başlamakta ve daha çok erkek cinsiyette (kadınlara göre 2 veya 3 kat daha fazla) görülmektedir. Ancak son yıllarda artan tanı olanaklarıyla daha atipik seyreden ve erken safhada olan kadın hastalarada erken tanı konulabilmektedir. 1973 yılında yapılan bir keşifle AS'li hastaların çok büyük bir çoğunluğunun HLA B27 diye adlandırılan bir doku tipine sahip oldukları gösterilmiştir. Bu doku tipi farklı ırklardaki AS'li hastalarda farklı oranlarda pozitif olabilmektedir. Çeşitli kuzey Avrupa ülkelerinde her 100 AS'li hastadan 90-95'i bu doku tipine sahipken, ülkemizde tahminen bu doku tipi pozitifliği her 100 AS'li hastada 70-80 kadardır. HLA B27 pozitif olan hastaların daha fazla omurga dışındaki ek organlarda tutuluma maruz kalacağı (örneğin gözde üveit denilen iltihablı durum) ve çocuklarında hastalığın daha yüksek oranda görülebilme ihtimali olduğu söylenebilir. Her ne kadar tam olarak kanıtlanmış olmasa da hastalığın başlamasına neden olarak çeşitli tetik çekici mekanizmalar öne sürülmüştür. Bunlardan en önemlileri genital organlar/idrar yollarının enfeksiyonları veya bağırsak enfeksiyonu veya bağırsak florasındaki değişikliklerdir.

Ankilozan Spondilitin Bulguları ve Tanı

Ankilozan spondilitli hastaların büyük çoğunluğunda ilk bulgu kronik bel ağrısıdır. Bel ağrısı toplumda yaygın görülen bir durumdur ve kronik (süreğen) olması şikayetlerin en az 3 aydır devam ettiği anlamını taşır. Kronik bel ağrısının AS'nin bulgusu olarak kabul edilebilmesi için bazı kriterlerin pozitif olması gerekir (Tablo 1). Bazı hastalarda farklı bulgular hastalığın ilk bulgusu olarak ortaya çıkabilir ve bel/omurga ağrısı daha sonra görülür. Bunlardan en önemlileri üveit, iltihaplı bağırsak hastalığı, sedef hastalığına bağlı döküntüler, el veya ayak parmaklarında sosisi andıran şekilde şişlik, basmakla hassas vücut çıkıntılarının (entezit, kas, tendon veya bağların kemiklere yapıştığı bölgelerin iltihabı) bulunmasıdır.

Ankilozan spondilit tanısında en önemli yardımcı unsur hastaların yukarıda sayılan bulgularının olması, dikkatli yapılan sorgulama ve klinik muayenedir. Kesin tanıda hastaların leğen kemiği eklemlerinin iltihabı olarak tanımlanan "sakroiliitin" görülmesi çok önemli bir bulgudur. Son 10 yılda AS'nin tanısında da oldukça önemli gelişmeler sağlanmıştır. Direk radyografilerde sakroiliitin görülmesi yıllarca hastalığın kesin tanısı için en önemli şart olarak görülmüştür. Halbuki radyografide sakroiliitin görülmesi için hastalığın başlangıç bulgularından sonra ortalama 5-6 yıl geçmesi gerekmektedir ve buda tanıyı geciktirmektedir. Erken evrede olan ancak radyografilerde görülmeyen sakroiliitin manyetik rezonans ile detaylı ve çok erken saptanabilmesi artık mümkündür. Yeni leğen kemiğinin MR ile incelenmesi, erken evredeki bir çok hastaya daha hastalık ilerlemeden ve deformiteleri oluşmadan tanı koyma olanağı sağlamıştır. Erken tanı konulması, omurgada ve eklemlerde ilerleyici deformitelere ve sakatlığa neden olan hastalığın kötü etkilerinin erken başlanılan tedavi ve rehabilitasyon ile azaltılması anlamını taşımaktadır.

Günümüzün Modern ve Etkili Tedavileri

Son 10 yılda romatizmal hastalıkların edavisi konusunda olağanüstü gelişmeler yaşanmıştır. Bazı hastalar düzenli ve uygun dozda aldıkları anti-romatizmal ilaçlarla uzun süreli remisyon (hastalığın inaktif olduğu dönem) sağlayabilmektedir. Ancak bir çok hastada hastalığın ilerlemesi durmamakta ve ataklar halinde ağrılı dönemler devam etmektedir. Ataklar ve sürekli inflamasyon hastaların omurga ve eklemlerinde hızlı ilerleyici kireçlenme ve hareket kısıtlılıklarına neden olmakta ayrıca kalp, böbrekler ve damar sistemi gibi organlarda iltihaplanmayla birlikte hastalığın kötü etkileri devam etmektedir. Artık romatoid artrit, ankilozan spondilit, sedef artriti, Crohn ve ülseratif kolite bağlı romatizmal tutulumlar, Behçet, Alevi Akdeniz Ateşi (diğer adıyla FMF), bağ dokusu hastalıkları gibi bir çok hastalıkta biyolojik ajanlar olarak adlandırılan tedaviler başarıyla uygulanmaktadır. Bu ilaçlar moleküler ve ileri teknolojiler kullanılarak üretilmekte, hastalığın oluşum ve ilerlemesine neden olan bazı moleküllerin inaktif hale getirilmesi prensibiyle işlev görmektedir. Biyolojik ajanlar yüksek maliyetleri ve oldukça önemli yan etkilerine rağmen saydığımız bir çok hastalıkta bugüne kadar uygulanan en etkili tedaviler olarak görülmektedir. Ankilozan spondilitte onaylanmış biyolojik tedaviler anti-TNF ajanlar olarak adlandırılmakta ve hastalığın bulgularını ve ilerlemesini durdurabilmektedir. Omurgada süregelen inflamasyonu çok etkili bir şekilde baskılayarak, hastaların dayanılmaz ağrılarını ve üveit atakları, bağırsak inflamasyonu, cilt bulguları gibi diğer organ tutulumlarıyla ilgili bulgularını düzeltebilmektedir.

 

 

 

Tablo 1 Ankilozan spondilitin olası bulguları

Bel ağrısı inflamatuar bel ağrısı olabilir mi? Eğer;

  • Sinsi başlayan bel ağrısı

  • Geceleri uyandıran (yataktan kalkma ihtiyacı doğuran bel ağrısı)

  • 40 yaşın altında başlamış olan

  • Egzersiz ve hareket ile düzelen

  • İstirahat edildiğinde dinmeyen/düzelmeyen

  • Yukarıdaki 5 maddeden herhangi dört tanesi mevcut ise  büyük olasılıkla inflamatuar tarzda bel ağrınız mevcut demektir.

 

Ankilozan spondilit düşündüren diğer önemli bulgular:

  • Daktilit (el veya ayak parmağında sosisi andıran şişlik)

  • Sedef hastalığı

  • Aile bireylerinde AS veya diğer spondiloartrit öyküsü

  • Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlara olumlu yanıt alınması

  • Entezit (örneğin topuk ağrısı)

  • Artrit (eklem iltihabı)

  • İltihaplı bağırsak hastalığının varlığı (Crohn-ülseratif kolit)

  • Yüksek CRP düzeyi (kanda yüksek iltihap belirteçleri)

  • Üveit

  • HLA B27 pozitif olması

© 2024 by Prof. Dr. Salih Ozgocmen. Proudly created with Wix.com

Muayene Randevusu için:

0(543) 201 08 59

bottom of page